6 Şubat tarihinde 11 ilimizde meydana gelen, peş peşe depremler ile, asrın felaketi meydana geldi. Meydana gelen ASRIN FELAKETİNDE 47 bin 975 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ha keza on binlerce vatandaşımızda yaralı kurtuldu.

Asrın felaketinde yaşanan peş peşe büyük depremlerin ardından şu ana kadar yaklaşık 16 bin, verilere göre artçı sarsıntı sayılsa bile, aslında her biri kendi başına bir deprem kadar etkili olay meydana geldi.

Büyük depremlerden sonra meydana gelen depremlerin ardın gelen artçı sarsıntılarda, hasarlı, ağır hasarı birçok bina yerle bir oldu.

DEPREM BÖLGESİNE HER KES HEP BERABER KOŞTU

Yaşanan felakette en başta Devletimiz olmak üzere, neredeyse tüm STK lar ellerinde olan ve oluşturdukları imkanlarla afet bölgesine ya koştular ya da uzaktan oraya yardım ellerini uzatmaktan asla geri durmadılar.

MUŞ İLİ VE İLÇELERİ YARDIMLAŞMA DERNEĞİDE AFET BÖLGESİNDE İDİ

Merkezi İstanbul Kartal’da bulunan Muş İli ve İlçeleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, 11 ilimizi yıkıma uğratan Asrın Felaketi sonucu, hemen ilk günden itibaren yaraları sarmak amacı ile tüm imkanlarını seferber ederek, topladıkları yardımları bölgeye ulaştırmak ve bölgede incelemede bulunmak üzere afet bölgesinde bulundu.

Bölgeye yönetim kurulu üyeleri ile giden Muş -İder Dernek Başkanı Yılmaz BOZYİĞİT, afet bölgesinden döndükten sonra kendisi ile, bölgede durum hakkında yaşadıklarını bize anlatmasını rica ettik.

Sn. Başkan; Afet bölgesine Derneğiniz yönetim kurulu üyeleri gittiniz. Dernek olarak yaraları sarmak maksadı ile birtakım destekler ve yardım çalışmaları yaptınız. Bize oraya ilk vardınız, neler yaptınız?

Muş-İder Genel Başkanı Yılmaz BOZYİĞİT; 11 İlimizde meydana gelen Asrın felaketinde hayatlarını yitirenlere Allahtan rahmet diliyorum. Yaralı kurtulan tüm şifa bekleyen kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Tüm ülkemizin başı sağ olsun. Allah bir daha böyle bir felakete ülkemizi ve milletimizi başta olmak üzere, Dini, Memleketi ne olursa olsun, Mevlam hiç kimseye bu tür bir felaket yaşatmasın.

Doğrusu buradan yola çıktığımızda, televizyon ekranlarında gördüklerim üzerine kafamda birtakım temalar canlandırmıştım, afet bölgesi ile ilgili. Ancak gittiğimde, afet bölgesinde iki çok önemli konu, hiç te televizyon ekranlarında gördüğümüz gibi olmadığını fark ettim.

BÖLGEYE NEDEN GİTTİK?

Hem bu olayda hem de birçok olayda şuna çok dikkat ederim. Evet Devlet koruyucudur. Ancak her bir vatandaşın ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Devletin yüküne omuz vermek zorundadır. Yani oturduğumuz yerden, Devlet halleder dersek, bu doğru bir yaklaşım değildir. Biz de İstanbul’da bulunan Muş İli ve İlçeleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak, ilk günden itibaren afetzede kardeşlerimiz için bir çalışma yapmak üzere üyelerimizi ve yönetim kurulumuzu topladık.

Yapılan istişareler sonucu, maddi olarak birtakım katkılar yapmamız gerektiğine karar verdik ve bu maksatla bir kampanya çalışmasın yaptık.

Toplanan paraları ben ve yönetim kurulu üyelerim ile birlikte afet bölgesine gittik. Burada AFAD’a neden geldiğimizin bilgisini verdik ve bu konuda kendilerinden izin istedik.

Bölgedeki AFAD bize gerekli bilgileri ve çalışma alanları hakkında bilgi verdikten sonra, elde ettiğimiz paraları afetzede kardeşlerimize kimseyi incitmeden, üzmeden, kendilerine takdim ettik.

DEVLETİ DE FELAKETİ DE ORDA GÖRÜDÜK

Başta dediğim gibi, iki önemli noktayı oraya gittikten sonra kafamda çok daha net ve iyice netleştirdim.

ÖYLE KLAVYENİN BAŞINDA OLMUYOR HERŞEY

Afet bölgesinde, yok Devlet yok, Afat yok, Kızılay yok diyenlerin ne kadar yalan söylediklerini gördüm. Gittiğim her noktada, uğradığım her çadır kentte, gittiğim köylerde dahi, resmen hem Devletimizi gördüm hem de Devletimizin büyüklüğünü gözlerimle gördüm, hissettim.

EVET DÜNYANIN EN BÜYÜK ASRIN FELAKETİ

Az evvel dediğim gibi, öyle klavyenin başında oturup sağa sola üflemekle olmuyor bu işler. Oralara gidip görmek, âmâ gidip görürken de Allah için doğruyu inkâr etmeyip, doğru olanı anlatmak lazım.

Depremde felaketi yaşayan 11 ilimiz gezme fırsatı bulduk. Bazı illerimizde köylere kadar gittik.

Çok daha öncelerinde gitmiştim o illerimize. Ancak gördüğüm bir felaketten öte bir felaket idi.

Gerçekten Asrın Felaketi yaşanmış.

YIKILAN ŞEHİRLER İLE BİRLİKTE UMUTLAR DA FELAKETİ YAŞAMIŞ MI?

Hani şimdi sorarsınız, orda insanlar felaketi yaşadı, malları gitti, canları gitti. Peki bütün bunlar ile birlikte, geleceğe yönelik umutları da bitti mi, ya da öldü mü acaba?

Evet insanlar her şeylerini kaybettiler. Ama hala Allaha şükretmekten asla geri durmuyorlar.

Geleceğe dönük umutlarını yitirmemişler. Bu kadar umutvar olmalarının nedeni sadece şükürdar olmaları mı acaba diye çok merak ettim. Ve bunu irdelemek istedim.

DEVLETİN VARLIĞI UMUTLARINI DİRİ TUTMUŞ

Aldığım ve edindiğim izlenimler, afetzede kardeşlerimizin, afetin ilk anından itibaren Devleti, Devletin kendilerini yalnız bırakmadığını ve bu da onların umutlarını hep diri tutmuş.